Keman ailesi, yüzyılımıza dek geçen süreçte, viyola, viyolonsel ve kontrbasla birlikte gerek imalatında gerekse icrasında olgunluğa erişmiştir. 18.yüzyılda “yaylı çalgılar dörtlüsü ve senfoni orkestraları”nın kurulmasıyla da klasik Batı Müziğinin dinamoları arasında yerini almıştır. Keman enstrümanı, 1644 1737 yılları arasında yaşayan ve “Amati Ailesi”nin son temsilcisi Nicolo Amati’nin çırağı “Antonio Stradivarius”un dehasıyla organolojisini zirveye taşıdı, onun imal ettiği kemanlar ve bu kemanlardan çıkan sihirli seslerin sır olarak nitelendirilebilecek özellikleri,bugün hala daha, ses fizikçileri ve luthierler için başlı başına birer bilimsel araştırma konusu olarak çözümler aramaktadır.
Keman deyince akla gelen isimlerin başında kuşkusuz italyan virtüöz “Niccolo Paganini “ gelir. 1782 1840 yılları arasında yaşayan Paganini keman icrasını o kadar üst düzeye çıkartmıştır ki “şeytanla gizli bir ilişki kurmuş bir müzisyen olarak” ün salmıştır. Paganini,daha çok keman soloları bestelemiş, bu besteler daha sonraki dönemlerde de pek çok besteci ve keman icracısı tarafından tema seçilerek “çeşitlemeler” olarak uyarlanmış ve icra edilmiştir (örneğin, 24.caprices, Sergey Rahmaninof tarafından piyanoya uyarlanmıştır ).
“Albert Lavignac”(1846-1916 Fransız müzikolog Pedagog), keman enstrümanının orijini olarak Türklerin Oğuz kemençesini işaret etmektedir. Avrupa’da keman, biçimsel olarak bugünki morfolojisini “Viyol”(kemane) adı verilen enstrümanlardan almıştır. Kemana benzeyen en yakın örneğe, 16.yüzyılda kuzey İtalya’da rastlanmakla birlikte “Rebec” ,“Lira da braccio”(veya lyra da braccio) ,“viola d’amore” gibi viyollerin asıl kemana esin kaynağı olduğu da düşünülmektedir. Rebec(Rebek), yere yatay olarak tutularak yayla çalınan ve yuvarlak tekneli bir viyol (kemane) idi. “Kit” ise rebekten esinlenirek yapılmış daha ince hatlı bir kemaneydi. Burada “Rebab” ile rebek arasındaki kelime benzerliği de dikkat çekicidir. Ayrıca, viola d’amore gibi kimi viyollerde 7 melodi teli haricinde “7 ahenk teli” olması da ilginç noktalardan biridir. Bu ahenk telleri, esas melodi tellerinden kaynaklanan ses dalgaları ile titreşerek “armonik” sesler üretirler. Bu nedenle bu tellere armoniğin eşanlamlısı olan “uyum” anlamında “ahenk” teli ismi verilmiştir. Viola d’amour dilimize “Sinekeman” olarak çevrilmiş olup Türk Müziğinde de kullanılmıştır. Günümüzde nadiren rastlansa de kimi icracılar tarafından hala kullanılmaktadır.
Çağımızdaki şekliyle keman, 4 telli (Batı müziğine göre kemanda açık tellerin akordu: sol: 4.tel re: 3.tel la: 2.tel mi:1.tel ), perdesiz ve yaylı bir enstrüman olup “arşe” adı verilen yay ile çalınır. Genel olarak arşeye, hakiki at kılı veya naylon türevi kıllar gerilmektedir. İcraya başlamadan önce, tellerin titreşmesini sağlayacak sürtünmeyi sağlamak için arşe kıllarına “reçine” sürülür.